Geçen yıl mahsul nasıldı? Üretim alanında ülke olarak sorunlarımız var mı?
Tarımsal ve mevsimsel anlamda sıkıntılarımız var. Üretim ülkemizde azaldı. Köylerden şehre çok fazla göç var. Eken, biçen ve üretim yapan kişi sayısı her geçen gün azalıyor. Mazot, benzin, tohum gibi birçok yan etken bulunuyor. Yan etkenlerin pahalı olması nedeni ile fiyatlar artarak ürüne yansıtılıyor. Bizim gibi fabrikalar bu nedenle ithal ürünlere yöneliyor. Elimizden geldiğince firma olarak yerli malına yöneliyoruz. Fakat bazı ürünlerde zor durumda kaldığımız için ithal ürünlerde alıyoruz. Fiyat geçişleri tüm sektörü zorluyor. Antep az çıkacak bu yıl deniyor. Anında fiyat yukarı çıkıyor. Fındık çok yükselmişti bu aralar düşmeye başladı.
İşin özü aslında biz üretimden çıkarak tüketen bir toplum haline gelmişiz. Bir an önce bundan vaz geçmeliyiz. Tarıma destek vermemiz gerekiyor. Üretmezsek kuruyemişi de dışarıdan almak zorunda kalırız. Bunun sonu yok. Bugün kuruyemiş yarın başka bir ürün derken elimizde avucumuzda bir şey kalmayacak. Tarım Bakanlığı son dönemde bazı atılımlarda bulunuyor. İnşallah bundan sonra biraz daha bu konulara hız verilir. Bizim şirket olarak üreticiye kapımız açık. Doğru projelerde üreticiye destek veririz. Üreticiye destek olmak lazım. Destek olduğumuz üretici ürününü yetiştirsin. Biz bu ürünleri alırız. Üreticiler bizim gibi büyük montanlı çalışan firmalara gelsinler. Üretim yapan bazı kişiler veya işletmeler Gimat gibi toptancı sitelerine gidiyorlar. Bu tip tüccar ağırlıklı yerlerde ürünlerine kimse para vermiyor. İstedikleri fiyata ürünlerini satamıyorlar. Satamayınca motivasyon kaybı oluyor ve üretmekten vazgeçiyorlar.
Yurtiçinden hangi ürünleri alıyorsunuz?
Tüm ürünlerimizi aşağı yukarı yerli üreticiden alıyoruz. Kabuklu cevizi yurt dışından alıyoruz. Örneğin Antep fıstığı satıyoruz. Çoğu firma bu ürünü yurt dışından getirtiyor. Biz iki ürünü de ürün portföyümüzde bulunduruyoruz.
Her şey aslında yerinde güzel. Mesela İnegöl'ün çekirdeği bence bütün bölgelerin en iyi çekirdeğidir. İnegöl'de yetişen çekirdeğin yağ oranı yüksektir. Genelde Osmancık fıstığı bilinir bir üründür. Birde Alanya el kırması diye bir ürün vardır. Bence Alanya el kırması daha iyi bir üründür. Çok az üretimi olan butik bir üründür. Datça bademi yine yöresel lezzeti olan bir üründür. Mesela fıstığın kökeni Urfa’dır. Ama işi Antepliler yapar.
En çok hangi ürünler rağbet görüyor?
Çekirdek Türkiye’de en çok tüketilen üründür. Kabuklu ceviz, fındık, incir, badem ve kayısı en çok satan ürünler arasındadır. Sağ olsun Canan Karatay gibi hocalarımızda sürekli olarak bu ürünlere dikkat çekiyor.
Okul kantinleri ile ilgili bazı çalışmalar var. Sizin bu yönde bir çalışmanız var mı?
Fikir olarak yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Fakat üretici ve okullar kar marjı koyunca ürünün fiyatı öğrencinin bütçesini aşıyor. Bir liraya çiğ köfte veya cips satıldığını düşünürsek öğrenciler ne yazık ki besleyici değeri olmayan ürünlere yönelmiş oluyor. Ürünlerimizin hepsi çok doğal yapılara sahip. Üzerlerinde kaplama dediğimiz uygulamalar olmadığı için çok faydalı ve katkısız ürünler. Tüm dünyada atıştırmalık ürünler arasında belki de zararsız tek ürün. Zararı olmadığı gibi faydaları saymakla bitmez.
Marketlerde ürünleriniz satılıyor mu?
Biz marketler ile çalışmıyoruz. Satış yapımız içerisinde marketler yok. Bunun nedeni ise marketler sadece fiyat odaklı çalışıyor. Bizim ürün kalitemiz teklif edilen fiyat yapısına uymuyor. Ünal Kuruyemiş ile rekabet edecek firma fiyatla rekabet etmesin. Ama kalite ve hizmet ile rekabet edecekse herkesle rekabete hazırız. Biz elimizden geldiğince kaliteli malı ucuza değil hesaplı vermeye çalışıyoruz. Ucuz olduğunda iş değişir. Gıda ürünlerinde ucuz ürün olmaz. Örneğin incirin dağdan iniş hikayesinden bir belgesel çıkar. Dağın tepesinden ürün toplanır ve eşekler ile aşağı indirilir. Sonrasında ürün minibüslere yüklenir. Minibüsler ürünü işleme merkezine götürür. Her bir ürünün kendine göre zorlukları vardır. Ürün bize ulaşana kadar birçok aşamadan geçer.
Şubelerinizden biraz bahseder misiniz?
Biz şirket olarak franchise vermiyoruz. Kırk yedi ayrı noktada satış mağazalarımız var. Planladığımız üç şube ile elli şube olacağız. franchise ile hızlı büyüme imkanımız var. Fakat bu büyümenin sadece kısa süreli olacağı inancındayız. Kısa vadede daha çok kişiye ulaşarak daha fazla kar elde edilebilir. Kontrol mekanizmasının çok iyi yürümesi gerekir. Biz açık ürün sattığımız için ürünlerimize dışarıdan ürün karıştırılma riski var. Böyle bir şey olduğunda direk olarak marka zarar görür. Bu nedenle uzun vadede zarar görmemek için franchise işine girmedik. İklim olarak Ankara kuruyemiş için uygun. Bu nedenle Ankara dışına mağaza açmıyoruz. Nem ve rutubet kuruyemiş için uygun değil. Kalitemizin düşeceğini düşündüğümüz için bu yönde bir girişimimiz olmadı.
Yeni projeler var mı?
Ankara Hatırası adını taşıyan bir projemiz var. İnsanlar gittiği yerlerden meşhur olan gıda ürünlerini almak istiyorlar. Ankara’nın kedisi ve keçisi meşhurdur. Misafirlerimiz onları götüremediği için aklımıza böyle bir proje geldi. Ben Türkiye’de en kaliteli kuruyemişin Ankara’da toplandığını ve satıldığını düşünenlerdenim. Ankara Hatırası projesi için teneke kutu tasarımları yaptık. Nasıl Afyon’a uğrayan biri sucuk veya lokum alıyorsa Ankara’ya geldiğinde de kuruyemiş alsın istiyoruz. Biz projenin tohumlarını attık. Belki sonuçlarını görmek çocuklarımıza kısmet olur. Bu alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Dr. Kuruyemiş diye bir projemiz var. Bu projemizde ürünün sağlıklı olduğuna dikkat çekmek istiyoruz. Henüz Dr. Kuruyemişe ağırlık vermedik. Üzerinde çalışmalarımız devam ediyor.
Online olarak bir web sayfası üzerinden satışlar yapıyoruz. E-Ticaret sayfamız üzerinden Türkiye’nin her noktasına ürün gönderebiliyoruz. Örneğin daha önceden Ankara’da müşterimiz olan kişiler tayin nedeni ile farlı illerde yaşamlarına devam ediyorlar. E-Ticaret sitemiz sayesinde eski müşterilerden çok olumlu dönüşler aldık.